AİT
Nasıl bu noktaya kadar geldim bilmiyorum, belki de bilmek istemiyorum. Zihnim olması gerekene göre çok daha karışık ve bulanık. Bir sis perdesi ardından bakmaya çalışıyorum dünyaya. Her şeyin anlamsız geldiği şu evrede bir şeyleri anlamlandırmaya çalışmak, hayatı bir yapboz gibi görmeye benziyor. Her bir parça birbiri ile uyumlu gibi dursa da birbirlerine ait parçalar değiller. Yaşadığımız veyahut yaşamaya çalıştığımız bu evrende bizler yapbozun parçaları isek eğer ben nereye aitim?
Aitlik hissi yada bir yere, bir kişiye ait olmak neden bu kadar önemli? Kafalarımızı kaldırıp etrafa baktığımızda bir insan tek başına yemek yiyorsa ona acıyan gözlerle bakıyoruz. Sanki bu hayatta tek başına sinemaya gidemez, tek başına bir kafeye gidip bir fincan kahve içemez, bir parka gidip kitabını okuyamaz veya kulaklığını takıp müzik eşliğine tek başına yeni yerleri keşfetmeye gidemez. Yalnız kalmak günümüzde acınası bir durum gibi algılanıyor oysaki yalnızlık tercih meselesinden ibarettir. Şu da bir gerçektir ki müzikler ve kitaplar bizlere asla ihanet etmez. Bir insan yalnız diye ona acımak hiç kimsenin haddi olamaz, olmamalı. Kendisi için ufak bir dünya yaratmış olan kişiler hayatlarına kimseyi almak istemezler, kurdukları düzen onlarının mutluluk sebepleri olmuştur. Mutluluk dediğimiz kavram ise öyle çokta abartılacak bir şey değil. Hayat basit bir yapboz, parçalarını kaybedip oyunu zorlaştıranlar bizleriz. Umarım en kısa zamanda kayıp parçalarınızı bulabilirsiniz.
🥃 🚬
YanıtlaSilBu kadar içme, değmez.
Sil